Dün akşam oynanan ve kaybettiğimiz Lokomotiv Kuban maçının ardından dün Baş Antrenörümüz Ergin Ataman'ın ve bugün Kulübümüzün yaptığı açıklamaları hayretler içerisinde takip ediyoruz.
Öncelikle gelişmelerin ardından bu açıklamayı yayınlamak zorunda kalmamızın, salonda yaşanan ve yaşanacak olan küfürü, şiddeti ve her türlü çirkinliği savunduğumuz anlamına gelmemesi gerektiğinin önemle altını çizmek isteriz
Son 3 yıldır ultrAslan olarak Ali Sami Yen Arena’da küfüre, şiddete ve yabancı maddeye karşı duruşumuz sonucu kulübümüz tek maç bile saha kapatma cezası almamış ve tribünde bir otokontrol sağlanmıştır. Salonda ise taraftar ortalamalarımız her sezon sürekli artmış ve belli başlı olaylar dışında oldukça etkili, beklenen ve özlenen bir tribün oluşturulmuş, 2 sezon öncesinin 2 finalisti bu salondan çıkamamış ve tüm Avrupa Galatasaray taraftarlarını konu etmiştir.
Öyle ki şu an almaya çalıştığımız Euroleague A lisansı konusunda Avrupa'nın dikkatini en çok çeken taraftar olmuş, günlerce konuşulmuş hatta Euroleague tarafından bir belgesel dahi çekilmiş ve bir çok maçta takımımızın arkasında büyük bir güç oluşturarak bir çok maçı çevirmiş, dünya devlerine salonu dar etmiş ve geçen yıl şampiyonluğa inanarak, isteyerek kazanılmasında büyük pay sahibi olmuştur.
Şube Koordinatörümüze Pınar KSK maçında Şeref Tribününde saldırılmasından sonra olayla ilgili sosyal medya hesabından Murat Özyer'in yumruklanmasını "... daha fazlasını hak ettiğini" belirten tweetler atan ve ardından silen Euroleague maçlarının yayıncı kuruluşunun aynı zamanda spikeri olan bu malum şahısa maçın başında anlık tepki gösterilmiş, sadece birkaç dakika devam etmiş ve sonrasında bastırılan küfürlü tezahüratlardan yola çıkarak Kulübümüz ve camiamızla hiç bir alakası olmayan bu adı geçen şahsın protesto edilmesini Hocamız Ergin Ataman'ın tamamen üstüne alınmasını hiç bir açıdan anlamamız beklenmemelidir.
Ergin Ataman maç sonu açıklamasında maç ile ilgili yorum yapmak istemediğini belirterek sadece tribünle ilgili konuşmuş ve "Bu böyle devam ederse sezon sonu bırakırım" şeklinde yaptığı tehditkar açıklama Galatasaray camiasını değilse, kimi hedef almaktadır? Tekrar ediyoruz küfürü, şiddeti ve sporu çirkinleştiren hiç bir şeyi tasvip etmiyoruz ama Galatasaray çatısı altındaki birine böylesine yaşanmış bir çirkin olay sonrası tarafsız olması gereken bir sektörde çalışan ama tuttuğu takımın formasını giyerek yorumlar yapan kim olursa olsun en sert tepkiyi her zaman görecektir.
Bu davranışın farkında dahi olmadan bu gün yaptığınız Galatasaraylılık bu değil başlıklı açıklamada, Avrupa’da parmakla örnek gösterilen taraftarınızı küfürden başka bir aksiyonu olmayan oluşum ve benzeri mesnetsiz tariflerle lanse etmek hangi "kurumsal iletişimin" ürünüdür?
Yazının devamında küçük bir grup olarak bahsettiğiniz taraftarların davranışından yola çıkarak şubeyi küçültmek veya kapatmakla tehdit etmenin tarihimizde bir örneği daha var mıdır ve suni oluşturulmuş bu soruna bulabildiğiniz çözüm 90 yıllık şubeyi kapatmak mıdır?
Kendimizden başka dostumuzun olmadığının sonunda algılanabilmesine açıkçası sevindik ancak bahsettiğiniz ortamda doğru olan Galatasaray Spor Kulübünün temel yapı taşı olan taraftarıyla iletişimini kurumsal kavramlarla değil, Galatasaraylılık kavramı esas alınarak yapılmasıdır. Medya aracılığıyla veya bildiri yayınlayarak kendi taraftarını kamuoyu ve medya önüne atarak yapılan çabaların sorunları çözmeye katkısı olmayacağı gibi camiamızın bütünlüğünü yaralamaktan ve yıpratmaktan başka bir işe yaramayacağı aşikardır.
Yine yazıda; camianın bir parçası olan taraftarı içeriden vurmakla suçlarken bu açıklamayı kaleme alanlara aşağıda soracağımız bazı sorulara verilecek cevaplar bizim için kaçırılmış bir galibiyetten çok çok daha önemlidir.
*Galatasaray Basketbol takımı İzmir’de gittiği her maçta taşlanırken neredeydiniz?
*Polis parkede takımı kalkanlarla korurken neredeydiniz?
*Demirel federasyonunun hakemleri olaylara göz yumarak her şeye rağ